Kapat

HABERLER

Başvuru; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının, tedbir kararlarının uzun süredir devam etmesi, temyiz incelemesi sonunda makul bir gerekçeye yer verilmemesi, talep sonucunun aşılması, dava kısmen kabul ile sonuçlandığı hâlde lehe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi ve hatalı bilirkişi raporunun esas alınarak karar verilmesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir

Başvuru; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının, tedbir kararlarının uzun süredir devam etmesi, temyiz incelemesi sonunda makul bir gerekçeye yer verilmemesi, talep sonucunun aşılması, dava kısmen kabul ile sonuçlandığı hâlde lehe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi ve hatalı bilirkişi raporunun esas alınarak karar verilmesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir

Başvurucunun eşi olan T.M.O., başvurucu aleyhine boşanma, maddi ve manevi tazminatın ödenmesi ile evlilik birliği içinde edinilmiş mallarının yarısının verilmesi talebiyle 7/4/2009 tarihinde Bursa 2. Aile Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
 Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45). Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 13 yılı aşan yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
Açıklanan gerekçelerle AYM; Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği kararına varmıştır.
Başvurucu; yargılama sürecinde teminat mektubu sunduğu hâlde taşınmazları, araçları ve ortak hesapları üzerindeki tedbir kararının on yıldır kaldırılmadığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi durumda yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti., §§ 73-80). 
Somut olayda başvurucunun banka teminat mektubu sunduğu görülmekle birlikte -yargılamanın sürdüğü ve yargılama sonunda kabul veya reddedilecek miktarların bu aşamada belirsiz olduğu dikkate alındığında- tedbirin elverişli ve gerekli olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle tedbir süresinin uzunluğu bağlamında inceleme yapılması gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak hangi tarihte tedbir kararı verildiği belirlenemediğinden tedbir süresinin uzunluğunu değerlendirmek mümkün olmamıştır. Başvurucuya ait 16 RT ... ve 34 TZ ... plakalı araçlar üzerine 4/2/2013 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi konulmuştur. 16 RT ... plakalı araç üzerindeki tedbir şerhi 7 yıl 5 ay 12 gün sonra 16/7/2020 tarihinde kaldırılmıştır. 34 TZ ... plakalı araç üzerindeki tedbir kararının ise dokuz yılı aşkın zamandır kaldırılmadığı ve tedbir kararının devam ettiği görülmüştür. Dolayısıyla tedbir süreci bir bütün olarak ele alındığında söz konusu sürelerin makul olmadığı kuşkusuzdur. Bu durumda mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbirin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle AYM; Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine OYBİRLİĞİYLE karar vermiştir.
Başvuru Numarası: 2019/8025
Karar Tarihi: 20/12/2022
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/03/20230307-17.pdf

Göztepe Sokak No: 11 06080 Hamamönü / Ankara

Telefon : 0 (312) 312 61 06
Faks : 0 (312) 428 10 23